Rize
19 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    30.68
  • EURO
    33.14
  • ALTIN
    1997.3
  • BIST
    9045.97
  • BTC
    47101.943$

Dolar rekora doymuyor

Dolar rekora doymuyor
10 gündür yükseliş eğiliminde olan dolar kuru, bugün Kapalıçarşı'da ve bankaların satış işlemlerinde 16 TL'yi aşarak 20 Aralık'tan bu yana rekor tazeledi. Uzmanlar Merkez Bankası'nın negatif rezervlerinin, kur artışının en büyük etkenlerinden olduğunu söylerken, FED'in faiz artırımı kararının da hareketi hızlandırdığını belirtiyor

Türkiye ekonomisi, uygulanan dolara ve ithalata bağımlı yanlış ekonomi politikalarının derinleşen faturalarını ödemeye devam ediyor. Merkez Bankası (MB) net rezervlerinin negatife düşmesi, finansal piyasalardaki istikrarsızlık ülkemizi daha da kırılgan hale dönüştürürken, 10 gündür yeniden artış eğiliminde olan Dolar/TL paritesi yükselişini sürdürüyor. Ülkemizin dünyadaki en kırılgan 5 ülkeden birisi olması, dışarıda yaşanan ekonomik gelişmelerden çok daha fazla etkilenmesine neden oluyor.

Kurlardaki hareketlilik baş döndürüyor

Dün kapanışta 15.89 seviyesinde olan Dolar/TL, bugün yükselişini sürdürerek 15.96 seviyesinde işlem gördü. Kapalıçarşı ve bankaların satış işlemlerinde 16 TL'yi aşan dolar kuru, yukarı yönlü dalgalı seyrine devam etti. Ay başından beri TL, yüzde 7.5 değer kaybetti. Doların 16 TL olan psikolojik sınırı aşmasında, ABD Merkez Bankası (FED) Başkanı Jerome Powell'in enflasyonda net ve inandırıcı düşüş görene kadar faiz artırımlarına devam edeceklerini vurgulamasının etkisi büyük oldu. Bu açıklamanın, küresel çapta resesyon endişelerini artırdığı ve dolar talebinin güçlü kalmasına neden olduğu belirtildi. ABD'de yapılan bir açıklamanın dahi ülkemizde ciddi bir maliyet unsuru olan dolara yeni rekorlar kırdırması, ne kadar kırılgan bir ekonomiye sahip olduğumuzu net olarak gösteriyor. Döviz kurlarındaki bu istikrarsızlığı önlemek için devreye konulan kur korumalı mevduat sisteminin, yaşanan bu son dalgalanmalar dikkate alındığında pek işe yaramadığı görülüyor.

Dolara bağımlılık had safhada

Türkiye, artan dış ticaret açığı ve cari açık rakamlarından da anlaşıldığı gibi, ürettikçe, ihraç ettikçe ithalatı daha fazla artan bir ülke. Özellikle hammadde ve enerjide ithalata olan bağımlılık belimizi büküyor. Uzmanlar kurumların döviz talebinin çok yüksek olduğunu, döviz arzının ise sadece kamudan yapıldığını ve özellikle enerji ithalatı için çok yüksek döviz ihtiyacının olduğunu belirtiyorlar. Dolara ve ithalata olan bu bağımlılık doğal olarak ülkemizde enflasyonun yükselmesine neden oluyor.

Kredi iflas riskimiz de çok yüksek

Döviz talep eden bir ülke olarak elbette ki risk faktörleri oldukça önemli. Hiçbir yatırımcı riski yüksek olan bir ülkeye yatırım yapmaz. Ayrıca risk faktörlerinin yükselmesi, borçlanma maliyetlerinin de artmasına neden oluyor. Yaşanan ekonomik olumsuzluklar ülkemizin kredi iflas riskinin 14 yılın zirvesine çıkmasına neden oldu. Türkiye'nin beş yıl vadeli borcunu iflasa karşı korumanın maliyetini gösteren CDS'ler bu hafta 718 puanı aşarak 2008'den bu yana rekor seviyeye çıktı. CDS önceki gün 699/709 seviyesinde tamamladı.

Yerli mağdur, yabancı memnun

Ülkemizde kendi paramızı değersizleştiren finansal politikalar, Türk vatandaşlarının alım gücünü sürekli düşürürken, TL karşısında parası değerlenen yabancılar için cazip pazar imkanları oluşturdu. Türkiye İstatistik Kurumu'nun verilerine göre, ilk çeyrekte turist harcaması geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 122.4 artarak 5 milyar 454 milyon dolara yükseldi. Harcamanın önemli bir kısmı ise perakende sektöründe gerçekleşti. Giyim ve ayakkabı harcaması 880 milyon dolara ulaşarak tüm zamanların rekorunu kırarken söz konusu rekor yeme-içme sektöründe ise 1 milyar 170 milyon dolar ile geldi. Tescilli Markalar Derneği'nin (TMD) Başkanı İzzet Stamati, "Genel olarak yabancı ve lüks markalarda yabancı alışveriş oranı salgın öncesi yıl olan 2019'da yüzde 25 seviyesinden iken bu dönemde yüzde 50 seviyesine yükseldi. Harcama tutarı ise yüzde 30 arttı" dedi ve turist harcamasının giderek artacağını, yerli tüketicinin ise temkinli olduğunu belirtti. Halbuki ülkeler ekonomi politikalarını önce kendi insanlarının ihtiyaçlarını karşılayabilmek için hazırlar. Yabancılara cazip gelen, yerliyi ise mağdur eden politikalar istenilen değildir, asla "milli" olamaz.

Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!


  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN

Facebook Yorum

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Başka haber bulunmuyor!