Rize
04 Mayıs, 2024, Cumartesi
  • DOLAR
    30.68
  • EURO
    33.14
  • ALTIN
    1997.3
  • BIST
    9045.97
  • BTC
    47101.943$

ALLAH KULUNA YETMEZ Mİ?

29 Kasım 2022, Salı 10:30

Değerli dostlar,
       Televizyon ya da yöresel yazılı medyadan bizi takip etme imkanı bulan arkadaşlar hatırlayacaklardır; ülkemizdeki dini yapıların insanımıza, birlik ve beraberliğimize  büyük zararlar verdiği kanaatini taşımaktayım. Türkiyede bu yapıların gücü sebebiyle bir çok arkadaşın sustuğunu ve bu konuda gerekli uyarıların etkili bir şekilde yapılmadığını düşünmekteyim. Bu yazımda da bu konudaki uyarılarımı sürdürmeyi planlamış bulunmaktayım.
       Bu yapıların ezoterik tabiatı vardır. Beslendikleri kitabın en iyi müfessiri, o  yapının lideridir. Hatta bazı yapılarda o kaynakların tıpkı İlahi metinler gibi sunuhat yoluyla geldiğine inanmak yaygındır. Şaşırmayın aynen böyle...
Bu yapılara adam kazandırma çok önemlidir. Bir üye kazanmayı, sanki o kimsenin ebedi hayatını kurtarıyormuş hissiyle yaparlar. Bunun için takipçilerden ölçüsüz fedakârlık beklenir. 
         Bu yapılar, çok barışçı ve güzel şeyler yapıyor gibi olsalar da belli bir güce ulaştıklarında tehlikeli oldukları, tarihi ve sosyal gerçekler olarak karşımızda durmaktadır. Bu sebeple bunları tanımak ve nesli bu tür yapılanmalardan korumak önem arzetmektedir.
         Evvela Allah sonra peygamber telkini yapılır. Daha sonra o asrın ruhuna hitap eden özel bir "şahsi manevi" olduğu telkin edilir. Artık bundan sonra ip kopar...Şayet o kişi yaşamıyorsa, yattığı yerden de tasarrufunun devam ettiğine kendilerini inandırır ve çevreye de bu telkini fütursuzca verirler. Yani ölülere de tapmaya başlarsınız. Kendileri bu saçmalıklara inanırken, Hintlilerin ineğe tapmasını şaşkınlıkla karşılarlar iyi mi? 
       Bu yapılara eğilim içinde olmanın çok çeşitli nedenleri vardır. 
Victor Frankl’ın da dediği gibi "anlam, insanın en büyük arayışıdır." Maksatsız ve monoton bir hayat, insan ruhuna acı verir. İşte böyle bir arayışın sonucunda insanlar kimi yapıların içinde kendilerini bulabilirler. Özellikle dini ve felsefi olanlar arayış içinde olan kimseleri bir süreliğine tatmin eder. Tatmin olmanın verdiği minnet duygusu ise onları daha da müntesibi oldukları yapıya bağımlı hale getirir.

       Özellikle dini içerikli birbirinden farklı yapılarda “Mesih, Mehdi” gibi sıfatlar ön plana çıkarılarak yeni takipçilerin bu inanca sahip olması beklenir. Böylelikle liderlerini, kutsal bir kurtarıcı olarak görürken kendilerini de o liderin kutlu bir neferi gibi algılarlar. Böylelikle insanlar böyle bir kirli ve kaotik dünyada kendilerini daha arınmış hissederler. Hemen hemen tüm  yapılarda bu inanç, çok dominant bir öğedir.
Korku, endişe ve kuruntu ile karakterize edilen paranoya psikolojisinin, etkin olduğu bireylerin bu yapılara rağbet etmesi olasıdır. Özellikle bu psikolojik hal şayet toplumsal hal almış ise  yapıların başarılı olma ihtimali yüksektir. Zira birey dışarda bir düşman olduğuna ve şayet bu yapıya intisap etmez ise o düşmanın kendilerini yok edeceğine inandırılmıştır. Mesela bir yapı şayet Türkiye’de elemanlarını askeri okula göndermek için motive ediyorsa şayet biz olmazsak askeriyeyi ...şeklinde motive edebilir.
       Bazı kimseler makul gerçekler yerine mahsus kurguları tercih ederler. 
Zira gerçekler onları tatmin etmez. Daha büyülü, gizemli ve esrarengiz olanı tercih ederler. Bazen hayatın içindeki monotonluk insanları sıkar ve kişiler macera arayışı içine girerler. Bu kimselerin nazarında komplo teorilerindeki gizem, gerçeklerden ve sosyal olgulardan daha caziptir.
Adam kitap yazıyor, sonra bu kitapları ben yazmadım ha diyor. Peki kim yazdı? Sen ne demeye çalışıyorsun? Ne ima ediyorsun? Ama garip olan ezotorik toplumlarda maalesef bunların alıcısı var, yani müşteri bulabiliyorlar. Müritlerine sizi kibrit kutusuna koyup cennete götüreceğim diyene inanan bir toplumdan bahsediyoruz. 
       İstikamet; aklın, vicdanın ve fıtratın vahiy ışığında bütünleşmesidir. İnandıklarını aklın ve vahyin ışığında, vicdanlarına ve fıtratlarına onaylatarak, bir dini hayat ortaya koyanlar, yaşadıkları cemiyetin aktif ve aktüel bir öznesi olabilirken, akıllarını ve vicdanlarını vahye mugayyir, bu liderlerin öğretilerine ipotek ettirenlerin, hayattan kopmaları ve bu ezoterik yapıların gettolarında, kendilerinden kopuk ve kendilerine, çevreye yabancılaşmış şekilde yok olup gitmeleri mukadder olur. Bu işin bizi ilglendiren tarafı; kendilerinin İslamî etiketi kullanmış olmalarıdır. Bu eleştirinin kendilerine bir fayda sağlamayıp, streslerini daha da artıracağını bilmekteyim. Ancak benim hedef kitlem henüz bu hezeyanlara yakalanmamış kitle ve yetkililerdir.
          İslami açıdan çözüm, temel kaynak olan Kur’an’a dönmektir. Kur’an ile fıtrat yasalarının örtüşmek zorunda olduğuna inanan bir kimsenin, bu tarz yapıların batağına düşmesi mümkün olmaz.
Selam hakka tabi olanlara olsun!

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum