Rize
05 Mayıs, 2024, Pazar
  • DOLAR
    30.68
  • EURO
    33.14
  • ALTIN
    1997.3
  • BIST
    9045.97
  • BTC
    47101.943$

ÜLKEMİZİ TANRILAR PANTEONUNA ÇEVİRDİNİZ!

21 Kasım 2022, Pazartesi 09:45

 Yerleşik dini kabullerimizi oluşturan Kültürel İslam, Anadolu İslam'ı, birtakım gayri İslami kültürlerin harmanlanmasıyla oluşan Anadolu irfanı; bizim kozmolojimizi, ontolojimizi, epistemolojimizi, hatta eskatolojimizi(*) belirlemiştir. Sonuçta; Maalesef uydurulan din, indirilen dini yok etme savaşına girişmiştir.
       Ülkemizdeki muhafazakârlık ya da İslami görünürlük artmasına karşın, vahiy İslam'ından uzaklaşılmıştır. Demokratik yapıda görülen iyileşmelere paralel olarak dini eğitim, Fetö tecrübesine rağmen, cemaat ve tarikatların insafına terkedilmiştir. Cahil din baronları kitleleri peşlerine takmayı bilmişlerdir. Her türlü problemi çözmek için gönderilen din; problemin kendisi olmuştur. Bugün din denilince akla; gizemli hikayeler, mucize-keramet, din uluları, yatırlar, ruhaniyet, cin-peri, Allah'ın dışında tasarruf sahipleri vs. gelmektedir. Son din; adeta bir tapınak dini haline getirilmiştir. Güzel dinimiz de maalesef ruhban sınıfları tarafından tahrib edilme tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştır.
         Allah'ın dunundeki ilahlar; müşriklerin Yüce Allah ile Kendileri Arasındaki Aracı İlahları Antik dinlerin "tanrılar panteonu/ilahlar konseyi" anlayışı tasavvuf tarafından bize de taşınmıştır. 
Bu konsey; yüce ruhlardan ve Allah'a yakın büyük evliyalardan oluşan bir "ilahlar meclisi" dir. 
       Mekkeli müşrikler, Lât, Menât, Uzza'ya sadece kendilerini Allah'a yaklaştırsın diye dua ediyorlar, güya bu aracıların kendilerini Allah'a yaklaştırdığını sanıyorlardı. "Kâinatın öbür ucundaki tanrı, uzak ilah tasavvuru" Mekke müşriklerinin en büyük yanılgısıydı. Bu "uzak tanrı"ya yaklaşmak için, O'na yakın olduğuna inandıkları meleklerin yeryüzündeki simgelerine, yani putlarına, salih kimselerin ruhlarına vs. tapıyorlardı.
       Onların şefaatini, tavassutunu, aracılığını umuyorlardı.
Halbuki İslam'da Allah insana o kadar yakındır ki, aralarında boşluk bile yoktur. 
1. "Allah kişi ile kalbi arasına girer." (Enfal/24) 
2. O Allah; kuluna kendisinden daha yakındır. 
3. "Biz insana şah damarından daha yakınız." (Kaf/16) 
4. Allah; "Eğer kullarım sana Benden soracak olurlarsa, Şüphesiz ki ben yakınım, Bana dua edenin duasına icabet ederim…" (Bakara186)
buyurmaktadır. 
5. Bağıra, çağıra dua eden birine Peygamberimiz "Uzakta olan birine mi sesleniyorsun, yoksa sağıra mı?" demişlerdir.
       İslam, insan ile uzak tanrı arasındaki mesafeyi kaldırmak, ulaşılmaz, erişilmez tanrı tasavvurunu yok etmek için
gönderilmiştir. Onun temel hedefi insan ile tanrı arasındaki boşluğu kapatmak için icat edilen aracılık fikrini kaldırmaktır. Bölünmüş dini yapılanma ise bu aracılık fikrini tekrar geri getirerek, cahiliye şirkini aynen hortlatmışlardır.
        İnsan ile Allah arasında aracılar aracılar konulmuştur. 
Allah'ın hak dinini bozan bu yapılara göre insandan Allah'a doğru giden şöyle bir yol vardır: 
Sıradan insanlar/avâm, mübarek zatlar, evliyalar, evtâd, nüceba, nukebâ, kırklar, yediler, kutublar, gavs-i a'zam. Yine bunlara göre ölmüş olsun, sağ olsun bütün velilerin ruhaniyetleri her yerde hazır ve nazırdır. Medet isteyenin imdadına yetişir. Yine her yerde Hızır diye birisi bulunur. Hızır acil servisi gibi, gelmesi saatler sürmez, trafiğe takılmaz. Allah'a bu aracılar olmaksızın ulaşılamaz. Böyle bir evren ve tanrı tasavvuruna sahipseniz zaten sizin Allah'a ihtiyacınız da yoktur. Allah senin gibi bir garibanın bitmek bilmez dertleriyle rahatsız da edilmemelidir.
       Bu kadar yedek ilah ne güne duruyor değil mi? 
Allah bu mübarek zatlara, kâinatın yönetimini bırakmıştır (!)
Allah kendisi ile insanlar arasında aracılık yaptığına inanılan kimseleri şöyle tanımlar:
1.Onlar da sizin gibi birer kuldur. (A'raf/194) 
2.Ne kendilerine, ne de başkalarına yardım etmeye güçleri vardır. (A'raf/192)
3. Yaratılmış olup, bir şey yaratamazlar. (Nahl/20) 
4.Ölüdürler, diri değil. Ne zaman diriltileceklerinin bilincinde değillerdir. (Nahl/21) 
5.Bir sıkıntıyı giderme ve onu değiştirme gücüne sahip değillerdir. (İsrâ/56) 
6. Kendilerine bile fayda ve zarar veremezler. (Hac/12) 
7.Konuşamazlar. (En-biya/65) 
8. Müşriklerin yalvarıp durdukları kimselerin zararı faydasından daha yakındır. (Hac/13) 
9. Batıldırlar. (Hac/62) 
10. Hepsi bir araya gelseler bir sinek dahi yaratamazlar. Sinek onlardan bir şey kapıp kaçsa, onu ondan alamazlar. Acizdirler. (Hac/73)
11.Tanrılar Konseyi, Allah'ın Dunundaki İlahlar, İnsanlara rızık vermeye kadir değillerdir. (Ankebut/17)  
12. Yeryüzünde hiçbir şeyi yaratmamışlardır. (Fâtır/40)
13. Allah zarar vermeyi dilese, onların şefaati fayda vermez, onların şefaati onları kurtaramaz. (Yasin/23) 
14. Allah bize bir zarar dileyecek olsa, O'nun zararını kaldıramazlar. Ya da Allah bize bir rahmet vermeyi istese, O'nun rahmetini tutup önleyemezler. (Zümer/38) 
15. Hüküm gününde hiçbir şeye hükmedemezler.(Mümin/20) 
16. Ölüm anında ve Kıyamet gününde kendilerine yalvaranların, yardıma çağrılan ilahlar/kimseler, çağıranlardan uzaklaşıp onları terk eder. (A'raf/37)
       Tesellimiz; vahye ve fıtrata, fabrika ayarlarına dönmeye çağıran  muvahhidlerin de var oluşudur. 
Selam olsun, Kur'an'a tabi olanlara!
(*)Kozmoloji: Evren bilim
    Ontoloji: Varlık bilim
    Epistemoloji: Bilgiyle ilgili felsefik tanımlama
    Eskateloji: insanlığın nihai kaderi

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum